her enkazın altından,
henüz haftasını
doldurmamış
bir bebek gibi sağ
kurtulan
bir boşluk
ve sisifos’un kısa hikayesi
kendilerini henüz
feshetmemiş
kadınlar ve idamlarla
dolu
şanslılar mutsuz,
şanssızlar bukalemun
bilmem kaç yüz gün
taşladım penceresini
kaderin, kırılmadı
ellerinden akan kanın
tadını merak eden
çocuklar gibi
ibrahim’in ateşinde,
yusuf’un yalnızlığında
her çağın, her günahın
dili aynı
yalnızlık doğduğun gün
ağlamaz
korkutur bu yüzden
annesini
ki her adam biraz
annesidir yalnızlığının
ve her adam biraz erkek
iyi yarışlar
gördüm, çoğunu kaybetti insanlar
sonra yüzünü gördüm,
sana çok benziyordu
kısa kesilmiş salıların,
nefretle bakan patronların
kaşelerin, imzaların ve
ıvır zıvırların çukurundan
bazıları düşer boşluğa,
bazıları tırmanır
yerçekiminin düşünde bir
elma
ve sırtlarında mora’yı
taşıyan varoluşçular
kış ya geç kalır ya da
biraz kardeş kılar kendini
evrensel bir sigara
dumanı ikimizi birden sarar
sen yayı çek ben
fırlatırım kendimi
çünkü çaresiz bir
sığıntıyım şimdi
bir ülkenin bodrum
katında
bir kırıntıyım, annemin
öpüp başına koyduğu
bir kırıntıyım; geri
dönebilmek için aldığın bir bilet
kaç gece evden kaçtım,
sabahına babam yakaladı
çünkü çaresiz, sadece
yolcusuyum şehirlerin
duvarlarına ‘mavi
köpeğin gözleri’ yazıyorum
sevmiyorum te-ce-ka yüz
elli ikiyi
dün öldüm bugün de
öleceğim, adını biliyorum;
adımlarımın bittiği
yerde, sadece gökyüzüne yaslanır
ve hedefi vuran tek
kurşunun yalnızlığı
aslında her zaman
karavana
çünkü yalnızlık,
şövalyesidir donsuz kralların
senden ateş bile istemek
artık avantür
ama ardında
bıraktıkların ankara olacak yarın
startlar iyi koşu kötü,
güneş sürekli bom!
tek kulvar tek sistem ve
bir dünya simülatör
gittim bir kangrenin
morarmış ellerinden tuttum
şimdi yas görmüş her
çocuk gibi
biraz kardeşiyim
karanlığın
yeryüzünde kaçılacak ne
varsa kaçtım
şimdi ağzım leş,
dişlerim hep eylül
zaten ne entelijansiya
diyebiliyorum ne de konjonktür
biraz allah, biraz da jeopolitikadır
yarın
bir tescil refleksiyle
tekrar kılarak kıldığımız kazayı
ayrılığın istihdamını
yarattık olsun, boş durmaktan iyi
kendine ve devlete
dikkat et
zaman zaman ihtikârlar
değişir iktidarda kalarak
-aldırma sakın-
zan altında bırakmak
istemem ama
sen de değişirsin, bir
gidiş biçimine dönüşerek
buna paradigma diyorlar
ben yapma diyorum
küçük burjuvalar bu
şekilde büyüyemezler
her daim hep bi’ boşluk,
tek başına düz koşu yapıyorum
uyarısız ve çaprazdan
kesişiyor gölgelerimiz
kız sakın çok satan romanlarda
kendimizi bulmayalım
bak birbirimize derinler
sıçratmaya süresiz izinliyiz
kapitalizmdir
nihayetinde, uzun uzadıya öldürür
ve ankara’dan habersiz
birkaç ankara’sı vardır ankara’nın
şairler biraz da bu
yüzden bu şehrin ihtisar müdürüdür
ve kötü bir ebediyet
uyarlamasıdır yarın.
bireylikler dergisi - sayı
60 | ocak - şubat 2015